Doğrulama Önyargısı ya da Onaylama Önyargısı
Doğrulama Önyargısı ya da Teyit Önyargısı (Confirmation Bias): mevcut görüşlerimizi destekleyen bilgileri fark etme, daha fazla odaklanma, itibar etme; bize verilen bilgiyi mevcut inanışlarımıza göre değerlendirme eğilimimiz1. Birçok bilgiyi işlememiz gereken zamanda, bilgileri düzenlemenin ve onlamaları işlemenin sınırlı da olsa verimli bir kısayoludur. Fakat diğer önyargılar, safsatalar ve sezgisel düşünme yöntemleri gibi hatalı kararlar almamıza da neden olabilir.
Doğrulama önyargısı sadece görüşlerimiz ile uyumlu bilgi aramak değil, ayrıca bilgiyi yorumlarken ve bir şeyi hatırlarken de ortaya çıkarak kararlarımızı yanlı şekilde etkileyebilmektedir.
Elinde çekiç olan her şeyi çivi görmeye başlar.
Abraham Maslow
Sosyal medyada kimleri takip edersiniz veya imkan varsa hangi hesapları engellersiniz? Biraz düşünürseniz takip ettiğiniz kişilerin çoğunun sizinle benzer düşüncelere sahip insanlardan oluştuğunuzu göreceksiniz. Büyük ihtimalle bir yerde sizinle benzer düşüncelerini ifade eden bir paylaşım yaptığı için takip etmeye başlamışsınızdır. Bu davranışımızın en temel belirleyicilerinden biri düşüncelerimizle uyumlu kişileri duymayı daha çok seviyor oluşumuzdur.
Bir konu hakkında belirli bir fikrimiz ve kanaatimiz varsa ya da karar vermişsek, kanaatlerimizin , kararlarımızın doğruluğunu kanıtlayan şeylere daha fazla itibar edebiliriz. Bu da karar verme sürecinde bilgileri dikkati alırken hatalı karar vermemize yol açabilir. Doğrulama önyargısı dünyayı bir filtre aracılığıyla görmeye neden olur.
Doğrulama Önyargısı Nasıl Ortaya Çıkar?
Bir ay boyunca hangi arabayı alacağınıza karar vermek için araştırma yaptınız. Sonra belirli bir araba almaya karar verdiniz. Bir bakmışsınız yollarda alacağınız arabaya artık daha çok denk geliyorsunuz. Demek ki insanlar da sizin gibi karar vermiş diye düşünmeye başlarsınız. Yan masada almaya karar verdiğiniz araba hakkında konuşulduğunu duyarsanız kulak kesilirsiniz. Karar verdiğiniz araba ile ilgili internette arama yaptığınızda arabayı öven yorumları okurken daha fazla hak verirsiniz.
Doğrulama önyargısı üç farklı şekilde kendini gösterebilir
- Bilgi arama yanlılığı (Biased search for information): Görüşlerimizi doğrulayan bilgileri seçip odaklanma, görüşlerimizle uyumlu değilse görmezden geldiğimiz veya dikkate almadığımız zaman ortaya çıkan doğrulama yanlılığı.
- Bilgiyi önyargı ile yorumlama (Biased interpretation): Bilgileri görüşlerimiz ile uyumlu şekilde yorumlamaya olan eğilimimiz.
- Bellekten çağırma yanlılığı (Biased memory recall): Görüşlerimiz ile uyumlu şeyleri hatırlamaya daha çok eğilim gösterdiğimiz zaman ortaya çıkan yanlılık. Örneğin öncelik etkisi (primacy effect) ile bellekte daha kalıcı olan bilgiyi hatırlamaya da meyilli olmak.
Bireysel Etkiler
2010 yılında üniversiteden yeni mezun olup işe girmişsiniz. Para biriktirmek için altın biriktirmenin en uygun yol olduğunu düşünüyorsunuz. Zaten anneniz de yıllardır köşede altın biriktirmemiş miydi? O günlerde ekonomi kanalını açtığınızda bir yorumcunun Bitcoin diye bir şeyin ileride büyük getiriler sağlayacağını anlattı. Dinliyorsunuz. Sonra gelen yorumcu altının fiyatının yükselme ihtimalinden bahsetti. Zaten altın biriktirmeyi düşündüğünüz için büyük ihtimalle altından bahseden kişinin dediklerini daha dikkatli dinler ve altın biriktirmenin neden doğru olduğuna birkez daha teyit edersiniz.
Tüketiciler bir şeyi almaya karar verdikten sonra genellikle kendi görüşleri ile uyumlu ürün deneyimlerini okumaya daha fazla meyil eder. Aldıkları ürün ile ilgili kötü yorumları göz ardı etmeyi seçebilir.
Japon araştırmacılar 300 Japon katılımcının olduğu çalışmada sağlık okuryazarlığı düşük insanların ve sağlık okuryazarlığı yüksek insanların web arama geçmişleri analiz etmişler. Sağlık okuryazarlığı düşük insanların, az sayıda web araması yaptığı daha çok görüşleri ile uyumlu siteleri tıkladığı; sağlık okuryazarlığı yüksek insanların daha çok arama yaptığı ama yine de görüşleri ile uyumlu sitelerde daha fazla zaman geçirdiği bulunmuş. Bir konuda eğitim düzeyi yüksek insanların bile belirli ölçüde teyit önyargısına kapıldığı sonucuna varmışlardır.2
Sistemik Etkiler
Gerçek olmayan bilgiler doğal olarak tarihi bilgileri etkiler. Bunu kaçınılmaz kılan çeşitli nedenler vardır. Bunlardan biri de görüş ve ekol taraftarlığıdır. … eğer ruh belirli bir görüş ya da mezhebin taraftarlığıyla enfekte olmuşsa, kendisine uygun olan bilgiyi bir an bile tereddüt etmeden kabul eder. Önyargı ve tarafgirlik eleştirel yetiyi köreltir ve eleştirel sorgulamayı engeller. Sonuç olarak yanlış bilgiler kabul edilir ve başkalarına aktarılır.
İbn-i Haldun – Mukaddime
İletişim ve Siyaset
Yankı odası kavramını hiç duydunuz mu? Kavram bilgi, fikir veya inançların tanımlandığı bir sistemde; bu fikir, bilgi ve inançların bireyler arasındaki iletişim ve tekrarla güçlendiği bir durumu ifade eder. Doğrulama önyargısı insanların sosyal medyada kendi fikir ve inançları ile uyumlu kişileri daha çok takip etmesini sağlar. Bu durum da bir süre sonra sosyal medya ağında sadece kendisi gibi düşünen insanların olduğu bir network oluşmasına yol açar. Kişi de kendisi gibi düşünen insanlarla iletişim kurdukça dünyanın onunla aynı şekilde düşünen insanlardan oluştuğunu düşünmeye başlayabilir. Sanki bir odada aynı ses benzer şekilde yankı yapar.
Bir konu hakkında seçiçi şekilde fikir ve bilgilerine inancı artar. Kendi fikir ve inançları ile ters düşen bilgileri göremez. Bu da doğrulma önyargısı nedeni ile kişinin yanlış inanç ve kanaat oluşturmasına neden olabilir. Yankı odaları, toplumda siyasi konularda kutuplaşmayı da arttırma tehlikesi taşımaktadır
Bilimsel İlerleme ve Akademi
İnsanların fikir ve kanaatleri ile uyumlu bilgileri araması, bu bilgilere odaklanması bilimsel ilerleme sürecinde de sıkıntılara sebep olabilir. Bilim insanları da belirli bir konu hakkında araştırma yaptıklarında hipotezleri ile uyumlu kanıtlar bulmaya meyilli olabilir. Bu durum hipotezlerle uyumlu sonuçlar elde etmeye ilişkin yayın yanlılığına (publication bias) neden olur.
20. yüzyılın önemli filozoflarından Sir Karl Popper, bilimsel düşüncenin doğasından dolayı elde ettiğimiz hiçbir bilimsel sonuçtan tam olarak emin olamayağımızı söylemiştir.

Örneğin “Bütün kuğular beyazdır.” şeklinde bir hipotez kurdunuz. Sonra da Amerika’daki bilinen bütün kuğuların beyaz olduğunu ortaya koydunuz.Bu sonuçtan emin miyiz? Belki de sadece beyaz olan kuşların peşine düşüp onların kuğu olduğunu da görünce böyle bir çıkarımda bulunduk. Bu bizi bütün kuğuların beyaz olduğu sonucuna götürür mü? Bütün kuğuların beyaz olduğu sonucu elde edince araştırma süreci sona mı erdi?
Popper’e göre herhangi bir teorinin geçerliliğini test etmenin tek yolu, yanlışlama (falsifibility) olarak adlandırdığı bir süreçte onun yanlış olduğunu kanıtlama çabasıdır. Bir bilim insanının amacı siyah kuğuyu aramak olmalıdır. Bu bilimsel bilgi edinme sürecinin de en itici gücüdür.
Popper bu süreçte Freud’un psikoseksüel kuramını ve Karl Marx’ın argümanlarının yanlışlanamadığı için bilimsel kuramlar olmadığını öne sürmüştür. Doğrulama önyargısı ile ilgili ilk deneysel çalışmayı yapan Peter Wason da deneyinde insanların yanlışlama konusunda ne kadar kötü olduklarını göstermiştir.
Doğrulama Önyargısı Neden Ortaya Çıkar?
Ego ve Öz Saygı: Doğrulama önyargısı bireyin egosu yani benliğini besleyen bilişsel önyargılardan biridir. Ego bireyin dünyayı algılama biçimi ve sosyal ilişkilerini düzenlemede oldukça önemlidir. Ayrıca bireyin hayatta kalma motivasyonunu devam ettirmesinde oldukça önemlidir. Doğrulama önyargısı, belirli bir konu hakkında fikir,görüş ve inanışa sahip kişinin egosunu koruyacak şekilde bilgi edinmeye eğilim göstermesine neden olurken özsaygıyı destekleyerek kendine güveni pekiştirir.
Bilişsel Uyumsuzluk (Cognitive Dissonance): Kişinin aynı anda iki çelişkili inanç, tutum veya davranışa sahip olduğunda ortaya çıkan hoş olmayan bir duygudur. Mevcut fikir, inanış ve görüşleri ile ters düşen bilgiler, kişinin bilişsel çelişki yaşamasına neden olabilir. Kişi bilişsel çelişkinin neden olacağı bilişsel hoşnutsuzluktan kaçabilmek için mevcut fikirleri ile uyumlu bilgi arayışına girebilir.
Bilişsel Yük (Cognitive Load): İnsan modern dünyada gündelik hayatın içinde bilgi bombardımanı altındadır. Sosyal medya, geleneksel medya bir insanın belirli bir zaman içinde mantıklı karar verebileceği bilgi miktarından daha fazlasını sunar. Bu kadar bilginin yol açtığı bilişsel yük de doğrulama önyargısını besleyerek bilgi ve inanışlarla uyumlu, daha az bilişsel yük getiren bilgileri arama, odaklanma ve yorumlama eğilimine neden olabilir.
Duygusal Yatırım (Pyschological Commintment): Belirli bir konu, fikir ve karar verme sürecinde yoğun çaba sarfedilmesi kişinin ona duygusal yatırımı şeklinde ele alınabilir. Birey yoğun bilişsel ve duygusal yatırım yaptığı konularda, fikir ve görüşleri ile uyumlu bilgi aramaya daha meyilli olur. Örneğin sosyal ilişkilerde hoşlandığınız, belki de hediye aldığınız yemek ısmarladığınız bir insana duygusal yatırım yapmış olursunuz. Onun davranışlarını sizin için ideal insan olduğu şeklinde yorumlamaya daha meyilli olabilirsiniz.
Deneyim ve Uzmanlık: İnsanlar bir konu hakkında ne kadar az bilgi ve uzmanlığa sahipse, doğrulama önyargısı ile hareket etme ihtimali de yükselmektedir. Eğitim seviyesi ve deneyim bireyin yeni bilgi karşısında görüşlerini sorgulama ihtimalini arttırsa da uzmanlar da doğrulama önyargısına yenik düşebilmektedir. Örneğin akademik araştırmalarda yayın yapma yanlılığı (publication bias) olarak bilinen kavram, alanında uzman kişilerin hipotezlerini destekleyecek yayınlar yapmaya meyilli olmalarını tanımlar.
Akıllık insanlar herkesten ve her şeyden öğrenirler. Sıradan insanlar sadece kendi deneyimlerinden öğrenirler. Cahiller ise her şeyi bilirler.
Sokrates
Kısa Tarihi
İnsanların kendi düşünceleri ve kararları ile uyumlu bilgileri aramaya meyilli oldukları düşüncesi Antik Yunan filozoflarına kadar geriye gidebilir. Örneğin M.Ö. 460-395 yılları arasında yaşayan Antik Yunan tarihçisi Thucydides, Atina ve Sparta arasındaki Peloponez savaşının nedenlerini açıklarken şunu yazar;
Çünkü insanoğlunun alışkanlığı, arzuladığı şeyleri boş umutlara emanet etmek ve hoşuna gitmeyen şeyleri bir kenara itmek için aklını kullanmaktır.
Thucydides
Thucydides’ göre insanlar bir şeyi arzu ettiklerinde başarı ihtimalleri az olsa ve sonuçları belirsiz olsa bile umutludur. Bu süreçte kötü sonuçları göz ardı etmek için ise mantık yürütmeye çalışırlar.
Doğrulama önyargısı ile ilgili ilk deneysel çalışma ise Bilişsel Psikolog Peter Wason (1960) tarafından gerçekleştirilmiştir. Wason’un “2-4-6 görevi” olarak bilinen bu deneyde katılımcıların seçici bir biçimde kendi hipotezlerini destekleyen bilgi aramaya meyilli olmuşlardır.