Rasyonel İrrasyonelliğin Tanımı
Rasyonel irrasyonellik (Rational irrationality) seçmenin epistemik olarak mantıksız davranışının araçsal olarak rasyonel olabileceğini tanımlayan oy verme tercihini tanımlamaktadır. ABD’li iktisatçı Bryan Caplan; seçmenin bazı kuvvetli inanışlarını besleyen siyasi partiye, kendi cebine zarar verse de oy verebileceğini öne sürmektedir.1 Oy verenlerin geleneksel rasyonel seçim teorisine göre oy vermemesi de aslında rasyoneldir.
Örneğin A partisi bütçe açığını kapamak için düşük gelir grubunun vergi yükünü arttıracak politikalar açıklamıştır. Parti aynı zamanda göçmen politikasını da sertleştireceğini de sürekli dile getirmektedir. Düşük gelir grubundan birisinin iktisadi açıdan A partisine oy vermemesi gerekirken göçmenlere karşı önyargısı varsa cebinin aleyhine olsa da A partisine oy verir. Vereceği tek oy ile çok şey değiştireceğini düşünmez. Seçmen, göçmen karşıtı inanışlarından alacağı faydayı kendi cebinden, refahından ödemeye razıdır.
Teorinin Arka planı
Rasyonel irrasyonellik teorisini anlamak için öncelikle oy verme davranışını açıklamaya çalışan rasyonel seçim teorisini (rational choice theory) ve rasyonel cahillik (rational ignorance) kavramını irdelemek lazım.
Rasyonel Seçim Teorisi
Rasyonel irrasyonellik kavramını anlamak için rasyonel oy verme davranışını bilmek gerekir. Oy verme davranışını rasyonel şekilde açıklamaya çalışan rasyonel seçim teorisine göre seçmen; iktidarın üretim, dağıtım ve tüketim tercihleri üzerinde etkili olmak için oy vermeyi bir araç olarak kullanır.
Seçmenler, oy tercihleri üzerinde yüksek otonomiye sahiptir. Oyları üzerinde karar verme gücü olması seçmenin farklı kaynaklardan elde ettiği güvenilir bilgileri doğru şekilde karşılaştırarak, iktisadi fayda-maliyet analizi yapmasını ve gerekirse parti kimliklerinin karşısına da oy vermelerini sağlar.2
Rasyonel Cahillik
Rasyonel seçim teorisinin etkili şekilde çalışması için seçmenin iyi şekilde bilgilenmesi gerekir. Bilgi edinmenin maliyeti ise sıfır değildir. Seçmen bilgiye erişmek ve bilgiyi işlemek için en azından belirli bir zaman, çaba harcamak zorundadır. Anthony Downs’a göre seçmen rasyonel ise bazen politik konularda bilgilenmenin maliyetine katlanmamak için cahil kalmayı seçebilir. Down bunu rasyonel cahillik olarak tanımlamıştır.3
Nobel ödüllü George Akerlof’a göre seçmen sadece eksik bilgiden dolayı rasyonel olmayan karar vermez. Bazen elinde bilgi olsa da çeşitli içsel motivasyonları yani “inanışları” doğrultusunda oy verir. Akerlof ve Dickens seçmenin cebine zarar veren iktisadi olmayan oy verme davranışının bilişsel çelişkiye (coginitive dissonance) sebep olsa da inanışlarından elde ettiği faydanın onu bilişsel çelişkiden koruduğunu, inanışları da onu mutlu ettiği için servetinin ya da gelirinin bir kısmını bunun için harcayabileceğini iddia etmişlerdir.4 ,5
Rasyonel İrrasyonellik Modeli
Oy verme davranışını rasyonel çerçeveye oturtmaya çalışan araştırmacılara göre seçmen de bir tüketici gibi faydasını maksimize etmek için oy verir. Rasyonel seçim teorisi, seçmenin oy verirken etki altında kalabileceği psikolojik ve sosyolojik etmenleri dışarıda bırakarak sadece iktisadi durumu dikkate alır. Halbuki seçmenin tercihlerini etkileyen birçok faktör vardır. Zaman içerisinde insanların kendi cebine zarar verecek politikalara rağmen belirli siyasi partileri desteklemeleri rasyonel seçim teorisinin yetersiz olduğunu göstermiştir.
Rasyonel irrasyonellik (rational irrationality) seçmenin epistemik olarak mantıksız davranışının araçsal olarak rasyonel olabileceğini tanımlayan oy verme tercihini tanımlamaktadır.6 ABD’li iktisatçı Bryan Caplan; seçmenin bazı kuvvetli inanışlarını besleyen siyasi partiye kendi cebine zarar verse de oy vereceğini öne sürmektedir. A partisi düşük gelir grubunun vergi yükünü arttıracağını ama aynı zamanda göçmen politikasını da sertleştireceğini ilan etmiştir.
Caplan’a göre seçmenin politik irrasyonelliği seçim kabininde ortaya çıkan bir anomali değildir. Sıra dışı teşviklere (kimlik, inanışlar, sosyal norm vd.) karşın tahmini mümkün bir davranıştır.7 Seçmenler yeterince teşvik yokken, kendilerine özgü inanışlarına bağlı olarak önyargılı karar verirler. Rasyonel irrasyonel kararlar ise sosyal ve ekonomik maliyeti yüksek yanlış politikaların kamuoyu tarafından geniş destek bulmasına neden olur. Hatta seçmenlerin, inanışlarını değiştirmek için yeterli motivasyonu da yoksa zararlı politikalar sürdürülmeye de devam eder.8
Kendi inanışlarına “aşırı güvenme önyargısına (overconfidence bias)” düşen rasyonel irrasyonel seçmenler, onlara kararlarını güncellemeleri için yeni bilgi sunulsa bile mevcut görüşlerini değiştirmekte isteksiz olurlar. Bireysel irrasyonelliğin maliyeti sıfır olsa bile toplumsal maliyeti pozitif hale gelerek politik başarısızlıklar yaratabilir.
Aşağıdaki grafikte seçmenin irrasyonelliğin fiyatı belirli iken tüketeceği irrasyonellik miktarı gösterilmiştir. Caplan’a göre seçmen kendisine maliyeti var iken refahını azaltacak politikaları belirli bir oranda desteklemeye devam eder. Rasyonel İrrasyonelliğin bedeli 0 ise doyum noktasına (y*) ulaşıncaya da mantıksız şekilde desteğini sürdürür. Bunun arkasında yatan sebeplerden biri de seçmenin vereceği tek oyun herhangi bir şeyi değiştirmeyeceğine ilişkin algısıdır.
Rasyonel İrrasyonellik Örneği
Ahmet Bey Pamuk üreticisidir. Oy verdiği parti pamuk ve benzeri birçok ürünün ithalatını kolaylaştırabilecek bir politika uygulayacağını ilan etmiştir. Buna göre küreselleşen ekonomide gümrük vergilerini düşüreceklerdir. Normal şartlar altında oy verdiği partinin iktidarda kalması Ahmet Bey’in zararına olacaktır. Artık küresel olarak başka ülkelerden gelen mallarla rekabet etmek, fiyatını düşürmek zorundadır. Hatta rekabet edemez ise batacaktır. Ahmet Bey yine de oy vermeye devam edeceğini söyler. Oy verdiği partinin askeri açıdan güçlenme politikasının onun için önemli olduğunu söyleyerek seçimde partisini desteklemeye devam edeceğini açıklar.
Rasyonel seçim teorisine göre oyunu, refahını arttırmak için bir araç olarak kullanması gerekirken; başka bir inanışından aldığı fayda nedeniyle cebine zarar verebilecek olsa da oy vererek desteklemeyi sürdürür. İktisadi açıdan rasyonel görünmese de inanışlarını karşıladığı ve Ahmet Bey mutlu olduğu için rasyonel bir seçim haline gelir.
Kaynakça
- Erkuş, S. (2022). İktisat ve Siyaset: Davranışsal Politik İktisat Perspektifinde Seçmen Neden ve Nasıl Oy Verir?. Siyaset Yazıları (1. bs, s. 63-89) içinde. Nobel Akademik Yayıncılık. ↩︎
- Telatar, F. (2004). Politik İktisat Politikası. İmaj Yayınevi. ↩︎
- Downs, A. (1957). An Economic Theory of Democracy. Harper and Row ↩︎
- Akerlof, G. A., & Dickens, W. T. (1982). The Economic Consequences of Cognitive Dissonance. The American Economic Review, 72(3), 307–319 ↩︎
- Akerlof, G. A. (1989). The Economics of Illisuion. Economics and Politics, 1(1), 1–15. ↩︎
- Caplan, B. (2001a). Rational Irrationality and the Microfoundations of Political Failure. Public Choice, 107(3/4), 311–331. ↩︎
- Caplan, B. (2006). The Myth Of The Rational Voter – Why democracies choose bad policies. Princeton University Press ↩︎
- Caplan, B. (2006). i.b.i.d ↩︎